Social Icons

.

Pages

25 Aralık 2012 Salı

Ağrılarınızdan kendi kanınızla kurtulun!


İnsan vücudunun hastalıkları iyileştirme potansiyeli olduğu artık biliniyor. Kişinin kendi kanıyla iyileşmesine imkân veren PRP tedavisi ilaç yerine bu potansiyeli kullanan yeni bir tedavi yöntemi. Kas-iskelet sistemi yaralanmaları ve hastalıklarının iyileşmesinde kullanılan bu tedaviyle omuz ağrıları, ön çapraz bağ yaralanmaları, eklem kireçlenmesi, ayak bileği burkulmaları gibi birçok rahatsızlık tedavi edilebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Feride Ekimler Süslü PRP tedavisinin Fizik Tedavi alanında kullanımı hakkında bilgi verdi.
PRP ile dokular iyileşerek yenileniyor
PRP (Platelet Rich Plasma) trombositten zengin plazma anlamına geliyor. Kanın pıhtılaşmasından sorumlu olan trombositler, aktive edildikleri zaman büyüme faktörleri olarak bilinen iyileştirici proteinler salgılayarak dokuları iyileştirip yeniliyor. PRP tedavisinde kullanılan trombositler hastanın kendi kanından alınan numuneden ayrıştırılarak elde ediliyor ve serum olarak yaralı bölgeye enjekte ediliyor. Enjekte edilen sıvıda yüksek konsantrasyonda trombosit ve büyüme faktörleri bulunuyor. Normal kanın 1 mililitresinde 150.000-400.000 trombosit bulunurken PRP’de bu sayı 1.000.000’un üzerine çıkıyor. Trombositler ayrıca sessiz lokal kök hücrelerini aktive ettiğinden plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösteriyor. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon kıkırdak gibi yapıların iyileşmesini hızlandırır.
Tedavi uzmanlar tarafından uygulanmalı
PRP tedavisi omuz ağrıları, tenisçi dirseği, golfçu dirseği, ön çapraz bağ yaralanmaları; diz, omuz, kalça eklem kireçlenmesi, diz kapağı tendiniti, ayak bileği burkulmaları, topuk dikeni ve kulunç ağrısı olarak bilinen kas gerginliklerinin tedavisinde kullanılıyor. PRP’nin uygulaması ise şu şekilde; Hastanın kendi kanı steril bir ortamda alındıktan sonra özel işlemler ile trombositler kanın diğer şekilli elemanlarından ayrılıyor. Uygulanmak istenen bölgeye bu sıvı enjekte ediliyor. PRP’nin kalitesi, trombositlerin yaşama kabiliyetine bağlıdır. Bu nedenle PRP uzman bir ekip tarafından hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. PRP’nin hazırlama sürecinde trombositler canlılığını sürdürebilmelidir, aksi takdirde; canlılığını kaybeden trombositler aktive edilemez. Aynı şekilde, PRP uygun şekilde hazırlanmazsa, trombositler erken aktive olur ve daha hazırlık safhasında büyüme faktörleri kaybolabilir.
Herhangi bir yan etkisi yok!
İlk enjeksiyondan 3 hafta sonra hasta tekrar değerlendirilmelidir. Genellikle 3 hafta arayla 6 aylık dönem içinde 3 enjeksiyona kadar yapılabilir. İşlemden sonra doku iyileşmesini hızlandırmak için fizik tedaviye devam edilebilir. Hastaların birçoğunda ilk enjeksiyondan sonra iyileşme görülür. Birçok bilimsel çalışmada başarı oranının %80 – 85 oranında olduğu gösterilmiştir. Bazı hastalarda kısmi bir iyileşme olurken, bazı vakalarda tam iyileşme gösterilmiştir. PRP yönteminde kişinin kendi kanından alınıp hazırlanması nedeni ile herhangi bir yan etkisi yoktur. Yalnızca yapıldığı bölgede geçici bir ağrı ve şişme yapabilir. Bu etki 1-2 gün içinde kendiliğinden geçer. Tedavi öncesi başlanan ve 5 gün süre ile ağrı kesici ilaç kullanımı ile bu durum en aza indirilebilmektedir.

Yaza girerken vücudunuz mu şişiyor?


“ Son günlerde kendimi balon gibi hissediyorum”
“Kilo almadım ama kıyafetlerim üzerime olmuyor”
“ Parmaklarımın şişliğinden yüzük bile takamıyorum”
Yaz aylarına günler kala sıkça yaşanan bu şikayetler vücudunuzda ödem yani şişlik olduğu anlamına geliyor. Gün içerisinde tüketilen su ve tuz miktarı vücuttaki ödemin en önemli nedenleri. Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Murat Görgülü, vücuttaki ödemi azaltmanın yolları hakkında bilgi verdi.
Kronik hastalığınız varsa özellikle dikkat edin
İnsan bedeninde damar içerisinde dolaşan sıvıların damar dışına çıkması ve doku araları ile cilt altında birikmesi sonucunda ödem durumu gelişir. Alınan su ve tuz miktarı vücutta şişme ve ödem gelişiminde çok önemlidir. Gözle görülür bir ödem yani vücutta su toplaması olduğunda 3 litre kadar fazla sıvı vücutta birikmiş demektir. Ödemin oluşumunda böbrekten su ve tuz tutulumu önem taşır. Vücutta sıvı birikimi, bölgesel ya da tüm vücudu içerecek şekilde genel olabilir, bunların nedenleri farklıdır. Ödemin bölgesel dağılımı, nedeni hakkında önemli fikirler verir.
Ödemler pek çok hastalığa işaret edebilir
İnsan vücudunda belli bir bölge ya da organ ile sınırlıdır. Örneğin tek bacak, tek kol, iki bacak, göz, dudak gibi, tek kol ve tek bacak ödemlerinde o bölgede lenf akımının aksaması önemlidir. Tıkayıcı bir kitle, enfeksiyon ya da damar tıkanıklığı buna yol açabilir. Her iki bacak şişmesi aşırı varisler, kalp yetersizliği, lenfatik tıkanıklık, sürekli oturma ve hareketsizliğe bağlı olabilir. Yüz, dudak ve gözde oluşan ödemlerin de en sık nedeni, alerjik reaksiyonlar ya da kanda protein düşüklüğü olabilir. Kalp ve karaciğer gibi organ yetersizliklerinde de karın zar ve akciğer zarında sıvı birikimi olur; ayrıca bazı kanserlerin yayılması sonucunda karın ve akciğer zarlarında sıvı birikimi sıkça gözlenir. Ödemin süresi yaygınlığı ve kişide ek bir rahatsızlık olup olmaması tanıda ve tedavide büyük önem taşır.
1 gram tuz 200 ml. sıvı birikmesine neden olur
İnsan vücudunun büyük bir bölümünü içine alan ya da tüm vücudu kaplayan yumuşak doku şişmesine yol açan, sıvı birikimleridir. Her iki bacakta oluşan ödem uzun süre ayakta kalmaya bağlı olabilir. Bunda fazla tuz tüketimi çok önemlidir, fazladan alınan 1 gr tuz vücutta 200 ml sıvı birikmesine yol açar. Kalp yetersizliğinde de her iki ayakta şişme erken bir bulgudur. Kalp yetersizliğinde akciğerlerde de sıvı birikerek nefes darlığına yol açabilir.
Sabah kalktığımızda oluşan göz çevresi şişmesinde özellikle böbrek hastalıkları ve azalmış tuz atılımı düşünülmelidir. Böbrek rahatsızlığı dışında ileri derecede karaciğer yetersizliği de bu tip ödeme neden olabilir. Özellikle protein kaybına yol açan “nefrotik sendrom”da tüm yüz ve vücutta şişme olabilir. Ayrıca tüm vücutta şişmeye yol açan en önemli nedenlerden biri de alınan besinlerdeki tuz ve kimyasal madde miktarıdır. Normalde alınması gereken tuz miktarı, yaşa ve aktiviteye göre değişir ancak daha öncede söylediğimiz gibi aşırı tuzlu besinlerin tüketilmesi ile yeterli miktarda tuz böbreklerden atılamazsa vücutta sıvı birikmeye başlar. Öncelikle ayak bileği, göz çevresi gibi yumuşak doku bölgeleri şişmeye başlar. Hazır soslar, yapay tatlandırıcılar, bazı baharatlar, alkollü içecekler, bol kafeinli içecekler vücutta ödem oluşumunu artırır. Birçok ağrı kesici ilaç ve romatizma ilacı da vücutta su ve tuz tutarak ödeme yol açar. Birçok hormon ilacı, özellikle de kortizonlu ilaçlar vücutta aşırı su ve tuz tutulumuna neden olur. Aşırı hareketsizlikte lenf dolaşımını ve toplardamar dolaşımını azaltacağı için özellikle kollarda ve bacakta şişme yapar. Hep aynı pozisyonda kalan yaşlılarda yerçekiminin etkisi ile sıvı altta kalan bölümlerde toplanır, bu yalancı bir ödem görüntüsü verebilir.
Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ödemi azaltmak için çok önemli
Başlıca tedavi ödeme neden olan durumun ortadan kaldırılmasıdır. Örneğin fazla tuz alımının engellenmesi, alkol alınmaması, hazır besin ve soslardan uzak durulması, sigara ve kafeinli içeceklerin azaltılması en önemli hususlardır. Alınan ağrı kesici ve romatizma ilaçlarının dozu ayarlanmalıdır. Eğer kişide hareket eksikliği ve aşırı durağanlık var ise mobilizasyon, lenf ve kan dolaşımını artıracağı için ödemin azalmasına yardımcı olur.
Mutlaka bir doktora danışın
Eğer kişide vücutta sıvı birikimine yol açan herhangi bir hastalık öncelikle bu hastalığın tespit edilmesi ve buna yönelik tedavi yapılması temel prensiptir.
Kalp yetersizliği olan hastada tansiyon ve kalp atımının düzenlenmesi ve idrar söktürücü tedavi yapılması birinci derecede önemlidir. Hastanın idrarının artması ile ödem azalmaya başlar ancak bu ilaçların yan etkileri çok dikkatli olarak takip edilmelidir, fazla idrar söktürücü kullanımı aşırı tuz ve su kaybına yol açabilir, bu da halsizlik, tansiyon düşmesi ve kalp ritm bozukluğu gibi durumlara yol açabilir.
Böbreklerden protein kaybı olan ya da böbrek yetersizliği gelişmiş olan hastalarda proteinin tamamlanması diyetin ayarlanması, alınan tuz miktarını azaltılması çok önemlidir.
Karaciğer yetersizliğine bağlı ödemlerde de eksik proteinin tamamlanması ve idrar söktürücü tedavi uygulanması temel prensiptir.
Göz çevresi, ayak bilekleri, eller ya da vücudun herhangi bir yerinde şişme ve sıvı birikimi fark edildiğinde fazla zaman yitirmeden bir doktora danışmak çok önemlidir.

8 Aralık 2012 Cumartesi

Genital ağrılar cinsel yaşamı olumsuz etkiliyor

Bıçak saplanır tarzda bir ağrı, dayanılmaz yanmalar, uyuşukluk, zonklama ve sık idrara gitme… Bazen bir pamuğun dokunuşu ile dahi gelebilen genital bölge ağrıları, kadınların sosyal ve cinsel hayatını olumsuz etkiliyor


Hastalığın tanısı ve tedavisi için utanıp çekinmeden ve vakit kaybetmeden doktora başvurulması çok önemli. Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Dilek Erdoğru, kadınlarda genital ağrılar hakkında bilgi verdi.

Bu şikayetlerle doktora gitmekten çekinmeyin

Dünyada 20 milyon kadının, genital ağrılar nedeniyle sosyal ve cinsel yaşamları olumsuz etkileniyor. Hastaların % 70’i bundan utandığı için, sorununu doktoruna söylemekten çekiniyor. Genital bölgede çok farklı şekillerde ortaya çıkan ağrılar, bazen bir pamuğun dokunuşu ile bile tetiklenebiliyor. Jinekolojik muayene ile belirlenemeyen ve bu nedenle ispat edilemeyen bir sorun haline gelen genital ağrılar, cinsel yaşamı neredeyse sona erdirdiği için kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarına neden oluyor.
Kadınların yaşamını kabusa çeviren bu sorunun çözümü için, özellikle cinsel işlev bozuklukları konusunda uzmanlaşmış bir kadın doğum uzmanının takibi önemli. Çünkü bu sorun ile başvuran hastaların önce ağrı haritası çıkarılıyor, ağrısı derecelendiriliyor ve sonrasında hastaya özel tedavi yöntemleri uygulanıyor.

Cinsel bölgede ağrı tanımı nedir?

Genital bölgede ağrı bozuklukları; genel ve lokal şekilde, çeşitli noktalarda kendini gösteren ve kadınların hayat kalitesini bozan önemli bir sağlık sorunudur. Ağrılar kişiden kişiye çok farklılık göstermektedir. Ağrılar bazen dokunma ile ortaya çıkabilirken bazen de dokunma olmaksızın oluşabilir. Genital bölgede bıçak saplanır gibi ağrı, dayanılmaz yanmalar, uyuşukluk, karıncalanma, zonklama gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir. Bazı hastalarda başlangıçta idrar şikayetleri sık idrara gitme ve ağrılı idrar yapma gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Hastaların bir bölümünde ise özellikle sorun lokal ise; ilk ilişkiden itibaren ve ilk tampon kullandığı andan itibaren ağrılar başlayabilir.

Hastanın yaşam kalitesi nasıl etkilenir?

Ağrılar; hasta otururken, yürürken, ayakta ya da dinlenir şekilde de çok ciddi bir şekilde kendini gösterebilir. Özellikle oturur pozisyonda dayanılmaz ağrılar çeken hastalar, işinden ayrılmak zorunda kalmakta, araba ya da bisiklet kullanamamakta, uzun yola çıkamamakta, tatile gidememekte ve sosyal yaşamın gerektirdiği hiçbir aktivite içinde yer alamamaktadır.

Hastalar cinsel ilişkiden uzaklaşır!

Genital bölgede dokunma ile ortaya çıkan ağrılar cinsel yaşamı olumsuz etkilemektedir. Cinsel istekte azalma ve cinsellikten uzaklaşma, çiftler arasında da önemli sorunlara neden olmaktadır. Genital ağrıların hastaların psikolojisi üzerinde de olumsuz etkisi vardır. Özellikle çocukları olan hastalar ailelerine yeterince ilgi gösteremedikleri için kendilerini suçlamaktadır. Bazı hastalar cinsel ilişki sırasında kendini sıktığı için pelvik taban kasları sertleşerek kasılır ve bir kısırdöngü oluşur. Bu hasta gruplarında botoks tedavileri etkili olmaktadır. Hastalar tedavi sonrası cinsel yaşamlarına sorunsuz devam edebilir.

Genital ağrılar hangi nedenlerle ortaya çıkar?

Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte; mantar enfeksiyonları, 18 yaşından önce doğum kontrol hapı kullanmak, geçirilmiş ameliyatlar ve enfeksiyonlar, genetik faktörler hastalığın nedenleri arasında gösterilmektedir. Özellikle genetik faktörlerin varlığı, hastalığın tedavisinde çok ciddi bir yol kat edileceğini göstermektedir.


Nasıl teşhis edilir?

Genital ağrı; cinsel fonksiyon bozukluğu konusunda uzmanlaşmış bir kadın doğum uzmanına danışarak tedavisi gerçekleştirilebilecek bir sağlık sorunudur. Hastanın öncelikle ağrı haritası çıkarılır. Ağrının yeri, genel ya da lokal olup olmadığı tespit edilir. Harita çıkarıldıktan sonra ağrının derecesi belirlenerek, hastaya uygun tedavi planı yapılıp uygulanır. Çoğu zaman derideki değişiklikler çıplak gözle izlenmez. Bu durumda “vulvoskop” denilen görüntüyü büyüten mikroskopla detaylı inceleme yapılır, anormallik saptanırsa biyopsi alınabilir.

Genital ağrılar tedavi edilebilir bir sağlık sorunu mudur?

Hastalık ne kadar geç teşhis edilirse tedavisi o kadar uzun ve zordur. Bu nedenle genital bölgede; bıçak saplanır gibi ağrı, yanma, uyuşma ve zonklama gibi şikayetler varsa zaman kaybetmeden doktora başvurmalıdır. Tedavide; merkezi sinir sistemini etkileyen ilaçlardan ve lokal kremlerden yararlanılmaktadır. Hastalığın kronikleştiği vakalarda ise aylık iğne tedavileri yapılmaktadır. Ancak bazen hastalar tüm bu tedavilere direnç gösterebilir. Böyle durumlarda ağrılar lokalse o bölge ameliyatla alınmaktadır. Genital ağrıya neden olan sorun pudental sinir sıkışması ise; bu durumdaki hastalar da laparoskopik ameliyatlarla kaliteli bir yaşama kavuşabilmektedir. Bu tedavilerin yanı sıra; hastaların cinsel ilişki kalitesini artırıcı yöntemlerden yararlanılmakta, hastalara olumlu bir bakış açısı kazandırılmaktadır.

Bu hastalığa dikkat!

Faruk Başdemir, bir talasemi hastasının aylık giderinin 5 Bin TL olduğunu ve 13 yaşına gelen talasemi hastası çocuklarda intihar eğiliminin sık görüldüğünü söyledi.


 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü münasebetiyle, Kayseri Talasemi ve Lösemiler Derneği, Cumhuriyet Meydanı Atatürk anıtına çelenk bıraktı. Törende basın açıklaması yapan Talasemi ve Lösemiler Derneği Genel Başkanı Faruk Başdemir, “Talasemi bilinmeyen bir hastalık olduğu için maalesef toplumumuz bu konuya ciddi şekilde sahip çıkmıyor. Ben buradan halkımıza sesleniyorum: Mutlaka her kişi bir kan sayımı yaptırmak suretiyle eğer ki kanlarında bir düşük hemoglobinleri düşük ise mutlaka Talasemi taşıyıcılığı işareti vardır. O zaman Talasemi testi istenmektedir.” diye konuştu. “İki Talasemi geni taşıyan çiftin evliliği ile bu hastalık oluşmaktadır.” diyen Başdemir, taşıyıcıların evlendiklerinde yüzde 25 oranında talasemi hastası çocuk dünyaya getirme riskleri olduğunu söyledi. Kayseri’nin Talasemi hastalığında Türkiye genelindeki 33 riskli ilin içerisinde olduğunu belirten Başdemir, “Sağlık Bakanlığı Kayseri’ye Talesemi merkezi kurmuştur. Bu merkez evlilik öncesi bütün gençlerimizin Talesemi ile ilgili taşıyıcılığının olup olmadığı tespit edilmektedir.” ifadelerini kullandı. Taşıyıcı çiftlere uyarılarda bulunan Başdemir, “Mutlaka çocuk yapmaya karar verdiğinizde genetik bir hekim tarafından kontrol altında çocuk yapmanız lazım. Çünkü her doğacak çocuğunuzun yüzde 75 oranında talasemi hastası olma riski var. Ancak yapılan o biyopsilerle kişinin taşıyıcı veya sağlıklı olduğu tespit edilirse annenin gebeliği devam etmektedir. Hastalığı tespit edilirse annenin gebeliği en fazla 12 hafta içerisinde sonlandırılmaktadır.” şeklinde konuştu. Talasemi hastalarının aylık zorunlu giderlerinin en az 5 Bin TL olduğunun altını çizen Başdemir, “Bunun yanında bu hastalarımızın psikolojik yıkıntıları vardır. Ortalama 13 yaşından sonra çoğu çocuğumuzda intihar olayları görülmektedir. Bunu önleyebilmek için evlenecek gençlerimiz ne olur evlilik öncesi mutlaka genetik test yaptırın.” diye konuştu. Talasemi Kayseri Şubesi çelenk sunumunun ardından Vali Mevlüt Bilici’yi makamında ziyaret etti. Bilici, “Başkanımızın Talasemi hastası çocuklarla ilgilenmesinden büyük mutluluk duyuyorum. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu tür sağlıkla ilgili sıkıntıları olanların bir araya gelerek bu sıkıntıları beraberce aşmanın yol ve yöntemlerini araştırmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu aynı zamanda psikolojik bir rahatlamanın yöntemi olarak da düşünmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız